28 Mayıs 2010 Cuma

0 yorum

..

Seni o kadar çok özledim ki yanımda ol istiyorum
gözlerin başka bakarken , dudaklarında ki tebessüm var ya ben onu istiyorum
sen hep gül ben hep seni seyredeyim istiyorum
sen sadece bana gül sadece benim ol istiyorum
içimi çekiyorum senden bir haber beklerken
içleniyorum hep
seni özlerken
seni beklerken
çok seviyorum bu zamanları
senden başka bir şeyini düşünmediğim anları
sadece seni
gerinin gerisinin olmadığı..
hangimiz suçluydu
önemi var mı
sen dünyanın en suçlu adamı olsan ne değişir
benim kahramanım olduktan sonra..

25 Mayıs 2010 Salı

0 yorum

yorumsuz

 Yine bir makro finali akşamı yine ben bir şeyler yazıyorum yine oda arkadaşımın sesini duyuyorum;  Neslihan çalışşşşş. Gene nereden geldiğini bilmediğim küfürler ediyorum. Senin de böyle gecelerin olsun hoca diyorum...
 Aslında anlattıklarını kendi ruh halime uyarlıyorum ücretin emek piyasasına uyum sağlamasından daha kolay yaptığım. Reel konjektürde dalgalanmalarım fena krizdeyim tekrar canlanmak üzere olan. Bazen müdahalelere ihtiyaç duyuyorum en şirin yeni keynesçiyi bekliyorum. Hani o dengeyi sağlayan hem kısa dönemde hem uzun dönem de hep o hayalini kurduğum tam rekabeti yaşatan.. Sonra diyorum hadi ordan ne müdahalesi elinde çatalıyla geliyor neoklasiklerden biri ne müdahalesi  denge kendiliğinden sağlanır.
hiçbir müdahaleye ihtiyaç yok bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler diyor birileri
bir sürü ses kafamda takas ekonomilerini özlerken buluyorum kendimi her şeyin daha kolay hiçbir teorinin olmadığı günleri..

geçen dönem finalde makro1 de sinir enflasyonu yaşıyordum şimdi duygusala bağladım. Evet yarın bu dersten geçmem lazım daha fazla sıyırmadan..

20 Mayıs 2010 Perşembe

0 yorum

Toprağın Altına Mahkum Olmak

  Sizin umudunuz var mıydı bilmiyorum ama benim umudum vardı. Belki onlarda 7 yıl öncesinde göçük altında 5 gün kalmış Ercan İnam gibi kurtulabilirlerdi. Mucize olması için gece uyumadan dua ettim ama onlara  da 4 yıl önce ölen 17 işçi gibi bir son hazırlanmış. Evet hazırlanmış çünkü bu iş kazası değil bu bir cinayet! Diğerleri gibi bu da bir cinayet
  Sabah haberleri okuyunca mucize beklememek gerektiğine inandım. Aslında ihtiyaç mucize değil birileri işlerini doğru yapsa insan hayatını bukadar ayaklar altına almasalar 30 işçi ve diğerleri hayatta olurdu. Belki bu gün göz yaşlı bir anne oğlunun acı haberini almazdı yada bir genç kız nişanlısının ölüm haberini duymazdı. Ya diğeri Süleyman Duman işe giderken eşiyle helalleşen 2çocuğunu doyasıya seven arkamdan Yasin okuyun diyen bir baba sanki ölüme hazırlanıp gitmiş gibi.
  30 işçi öldü annesi,babası,çocukları,sevgilisi,eşi arkasında bıraktıkları.. kaç kişi düşünüyor bunları? ne kadar acı sabah uyandığında babanı bir daha  göremeyeceğini duymak, eşinin bir daha sana sarılmayacağını öğrenmek ve bunun nedeninin bir hiç olduğunu bilmek.. Dayanılabilecek, kabullenilebilecek bir şey değil bu..
  Kazmanın kazayla bir kayaya çarpması sonucu çıkan kıvılcımın, karbon monoksit gazını tutuşturmasıyla cehenneme dönen yüzlerce hayat.. birileri gazı boşaltımış olsa normal seviyesinde olsa hiçbir şey olmayacak. Belki de anne tekrar oğluna şefkat göstericek, babası çocuklarını milyon kez sevip hayatlarının en önemli anlarında yanında olabilecek.
   Grizu patlamaları bu zamanda neden hala oluyo neden hala sebepsiz yere insanlar ölüyor bu kadar insanın içi kan ağlıyor? Bizi yönettiğini düşünenlerinin insan hayatından daha fazla önem verdikleri mi? Neden her gün toprak altında çalışmaya mecbur insanlar toprağın altına mahkum ediliyor? Neden? Neden?
  Her gün mezara gider gibi işe gidiyorlar diye suçlanabilir mi gidenler? Ne kadar çok soru var cevabı olmayan cevabı olsa da artık işe yaramayan..
  Sabır yeter mi kalanlara?  Başsağlığı dileyebilmek için hiçbir söz yetmiyor..

19 Mayıs 2010 Çarşamba

0 yorum

Farketmediğim Farklı Olsun

  Fark etmediğimiz ne kadar çok şey var. Farkında olmadan hayır dediğimiz ,hayır dediğimizi hiç bilmediğimiz.
Daha önce görmediğimiz, tanımadığımız insanların en özel fotoğraflarında görünüyoruz belkide. Onlar defalarca baktıkları fotoğraflarından  bizim yüzümüzün her noktasını ezberlemişken bizim hiç fark etmediğimiz insanlar. Ne garip birinin duvarında fotoğrafımız var her sabah uyandığında bizi izliyor bize günaydın diyor biz hiçbir sabah selam vermesekte o hiç vazgeçmiyor. sonra bir gün yırtıp atıyor bizi yine sessiz, habersiz..
 Farketmeye çalıştım kendi fark edemediklerimi ilgimi küçük bir kız çekti. Saçları iki yandan toplu, mavi önlüklü çektiğimiz fotoğrafı farketmişti ki poz veriyordu. Benim 8 yıl önceki fotoğrafımda. O zaman 9 yaşında olduğunu düşünsek şimdi 17 yaşında bir genç kız belki de ölmüştür. Benim ondan bahsettiğimden habersiz bir kız adını, büyüdüğünü, var mı, yok mu bilmediğim bir kız..
  Fark etmediklerimi onunla farkettim farkı olsun fotoğraftan onun yüzünü kestim. Onu sakladım..

evet bu saatte işim yok....

18 Mayıs 2010 Salı

0 yorum

Sabah Sabah

 Sabah hiçbir karga botunu giymemişken sınavım vardı dolayısıyla erkenden güne başladım. Hava çok güzel gözüküyordu . Bu havaya yakışan bir şeylere, benim de güneşin tadını çıkarmaya ihtiyacımız vardı. İlk aklıma geleni, en çok sevdiğim kahveyi yapmaya başladım hemen. Brezilya'nın 1 numarası santos+vanilyalı cappucino+bol krema bu tat vazgeçilmezlerim arasında her ne kadar kahve içmem yasak olsa da sınav dönemimde bolca kaçamak yapıyorum.
 Kahvem hazırdı terasa çıkarken çoktan kremasını yemeye başlamıştım. Çok güzel olmasa da hoş bir manzarası var terasın etraf dağlarla çevrili İstanbul daki gibi her yer de bina yok sorsan hangisi diye ben binaları İstanbul u tercih ederim gerçi elimde o fincanın içinde ki kahve varken mekanın pek bir önemi yok.

 Ayazın serinliği kalmış havada güneş sıcak sıcak sırtıma vuruyorken kahvemi yudumlayarak yeni güne merhaba demek başka hiçbir şeye değişilemez. Gece uyumuş olmam sınava çalışmamış olmam hiçbir anlam ifade etmiyordu. Hatta hala sınava çalışmıyordum her sabah gibi içimden bu günü düşünüyordum diğerlerinden çok daha güzel olacak daha mutlu geçecek..


14 Mayıs 2010 Cuma

0 yorum

Metrobüs

Melekleri fazla görmem sağımda ki ve solumda ki de pek konuşmayı sevmiyor. Geçen akşam farklı bir şey oldu ve ben melek gördüm. Evet ben bir tane metrobüs meleği gördüm. Ne zaman bindiğini farketmedim belki kimse görmemiştir melek ya o. Tahminen Zincirlikuyudan bindi. Ben ona Mecidyeköyde rastladım. Önce bir kadına yer verdi. Başka bir kadının elindeki paketleri poşetlemeye çalışırken yardım etti. Diğer kadın tutunurken çantasını kapadı ve düşmek üzere olan bir amcayı tuttu. Bunların hepsini Mecidiyeköyden Çağlayana yani bir duraktan diğer bir durağa geçene kadar yaptı. Çağlayanda indi ve gitti.
Metrobüs faaliyete geçtiğinden beri metrobüsü kullanıyorum hiç rastlamamıştım böylesine böylesi bir meleğe..
O kadar alışmışım ki öküzlerini meleğini görünce çok duygulandım,
Muhtemelen sen bu yazıya da okumuşsundur meleksin ya tekrar karşılaşmak dileğiyle :D

9 Mayıs 2010 Pazar

0 yorum

Ölmek yetmiyor

Yetmiyor evet ölmek yetmiyor. Ne yaparsan yap olmuyor dediğim anlarda içimden kısık bir ses duyuyorum vazgeçersen kaybedersin. Sonra sesli düşünüyorum vazgeçersem kaybeder miyim gerçekten ? Vazgeçmek her zaman pes etmek demek değil ki 
Başka bir dünya aramıyorum kendi dünyama aldıklarımla dönüyorum güneşin etrafında nasılsa geceler hep karanlık arkasından gündüz geliyor. 
Kayıtsız kalabiliyorum herkesin çok değer verdiklerine ondan çabuk vazgeçiyorum her şeyden herkesten.. ziyan edebiliyorum her türlü duyguyu hiç bir dalga vurmuyor, hiçbir rüzgar fırtına olmuyor,
Kimi zamanda harcayamıyorum hiç bir duyguyu kıyamıyorum.. En küçük dalgada bile boğulabiliyorum. üfleyince titriyorum elden düşme bir hayat yaşıyorum. Ölsem geçer mi biter mi diyorum.. malesef ölmenin yetmediğini anlayacak tecrübelerim oldu. Uzun zamandır da böyle hissetmedim.  Ne zaman bu kadar kötü hissetsem her şey yoluna giriyor. Ne zaman iyi hissetsem her şey bozuluyor.
Onun adı ne bilmiyorum içimde bir şey var ister her şey yolunda olsun ister rayından çıkmış olsun beni mutlu ediyor mutlu kalmamı sağlıyor çok çıplak bir duygu hiç bir elbiseyi giymiyor sadece mutlu..
gülümseme bırakıyor dudaklarda o kadar.

Dünyanın en şanslı Kızıyımmmm :)

her sabah günaydın günün aydın olsun kalbin neşeyle dolsun bütün günlerin sağlıklı, mutlu, huzurlu olsun. diye telefon açan bir annem var. O yüzden her güne çok mutlu başlıyorum.
Canım annem benim elbiselerimi kendim giysem de , yanlız uyusam da ben daha hiç büyümedim. Kötü bir şey yapınca hala o şarkıyı söylüyorum "şımarsakta şımarmasakta yine de biz iki tatlıyız"
Dünyanın en şanslı kızıyım iyi ki seçme şansım olmadı çünkü ben senin kadar iyi bir seçim yapamazdım. Beni bu güne getirene kadar ne emekler ne zamanlar harcadın neden bilmiyorum şimdi bunu daha iyi anlıyorum. Hatırlıyor musun 6.sınıfa kadar bir çikolatayı bile tek başıma yememiştim paylaşmazsam olmazdı. sokakta , okulda abur cubur yememe hiç izin vermezdin. Ne kadar canım istese de yemezdim.
Sokağa çıkardım üstüm başım kirlenene kadar, dizlerim kollarım yara olana kadar oynardım herkesin annesi kızardı sen bunlara kızmazdın beraber temizlerdik. Ben ilkokulda tam 4 sene öğlenciydim ve sen bıkmadan her sabah benim sana hayat bilgisi anlatmalarımı dinlerdin. işlerini bile ona göre ayarlardın.
Doğum günlerimizde evde bir sürü çocuk olurduk evi talan eden hiç kızmazdın  çocuktur eğlensin rahat olsun derdin herkes sana kızsada sen kızmazdın ben hallederim sonra derdin hep ama misafirlikte yaramazlık yapmak yasaktı.
Hasta olduğum gecelerde beraber beklerdik. Ne kadar çok üzülürdün ama hep çok güzel şeyler anlatırdın o gecelerde
Sen derdin paylaşmayı bil herkese yardım et sakın surat asma insanları ayırma diye 5 yaşında eve hiç tanımadığım manyak bir kadını getirmiştim yemeğe o zamanda vur deyince öldürmemeyi öğretmiştin :)
Hiç ev işi yaptırmadın bana nasılsa öğreniceksin bir gün diye öyle de oldu mecbur kaldım yeni yeni öğreniyorum ev işini ,yemek yapamayı
Pazar sabahlarımız, babam traş olunca ilk kim öpücek diye yarışırdık. Eskiden rekabet vardı 4 kişiydik şimdi senle ben yarışıyoruz sadece o da benim yanınızda olduğum günlerde.
seninle kaçamak kahvelerimiz varya işte onlara bayılıyorum. gerçi seninle her şeyi çok seviyorum gezmeyi , alışveriş yapmayı ,gülmeyi, heycanlanmayı..
ne kadar iyi bir anne olduğunu tahmin edemeyecek kadar süper bir annesin evet her zaman "çiçek gibi kız" olamadım seni çok üzdüm belkide haklısınız en küçüğüm ya şımarık mıyım ne :) evet biliyorum çocukluğumdan beri çok sorun çıkardım ama sen her şeye rağmen bana iyi ki doğurmuşum seni diyosun ya çok hoşuma gidiyor :)

Beni kıyaslamadın öyle ol böyle ol diye kalıba sokmadın sen kendin ol mutlu ol dedin sakın kimseyi üzme en çok kendin üzülürsün. Karşılıklı karşılıksız sev her şeyi kimseyi inciltme incilme dedin hep. Hatayı önce kendimde aramamı söylerdin  birini suçladığımda kızardın. Öylede yapmaya çalışıyorum kimseyi incitmemek için uğraşıyorum. incittiğimde oluyo ama çok pişman oluyorum o eski şarkı bile telafi etmiyor.
Karşılıklı-karşılıksız seviyorum canımı acıtmadan kimsenin canını yakmadan
Hataları da kendimde arıyorum önce
yani canım annecim beni merak etme iyi bir kız oldum :)
herşeyim benim seni çok seviyorummmmmm

6 Mayıs 2010 Perşembe

0 yorum

öyle bir şey

çok uzun olmayan bir süre önce en son Oğuzla binmiştim metroya çokta korkmuştum. Metro çok yavaş gidiyodu  ve garip garip sesler geliyordu. Oğuz midesi bulanırken ne var bunda korkma diye teselli ediyordu ama ben üç buçuk atıyordum. İşte bu akşamda ofisimiz Nişantaşına taşındığı için ben metroya binmek zorunda kalıcaktım üstelik yanlızdım da daha bunun için telaşlanamadan apartmanda  asansörde kaldım 2dakika kadar sonra kendiliğinden indi. bu sefer kapı kilitliydi apartmanda kaldım neyse ki patronu aradım geldi açtı kapıyı ayrılırken gözüm seni bir daha görmesin dedi ayrıldık (bu yarın sabahta geç kalma demek)
  ben bir yerlerde kalıp kurtulsamda bugün yeni ve güzel bir başlangıç oldu hepimiz için. Başka bir yerde olsaydım da bugün güzel bir başlangıç yapardım hayatıma.. seviyorum ben her sabah yeni,yenilenmiş biri olarak uyanmayı kötü olanları anlık hatırlıyorum sonra unutuyorum kimseye de kızamıyorum bu yüzden. Aslında bu çok güzel bir şey sen farketmeden bir anda bütün sorunlar çözülüyo, buzlar eriyo özlediklerinle beraber inandıkların, istediklerin de sana geliyor bir bir ve içini çok tuhaf bir duygu kaplıyo ben onun adını bilmiyorum ama ordan besleniyorum ordan güç alıyorum. bu duygu büyüyo büyüyo sığmıyo ve sonra yüzümde gülümseme olarak yer buluyo. Şimdi soruyorum kendime ben nereden buraya geldim o kadar yorgunum ki düşünme hızıma yetişemiyorum.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

0 yorum

istemiyorum

ders çalışmak istemiyorum, işlerimi halletmek istemiyorum gitmekte istemiyorum kalmakta vakit geçsin de istemiyorum her şey dursun kalsın olduğu gibi onuda istemiyorum canım hiç bir şey istemiyor. Aklımdan birkaç an geçiyor sadece o anlarda da olmak istemiyorum tek biri geçiyor beraber otursak muhabbet etsek güzel olurdu diye düşünüyorum bana sitem etse küpeme ,ojeme giydiğim kıyafete tüm komünist düşünceleriyle laf söylese sinir olduğum olacağım her şeyi yapsa lafımı ağzıma tıksa her şeye rağmen bana siz diyerek saygı gösterse (!) o kadar zaman sonra beni  hala beni hatırlayıp yine şaşırtsa konudan konuya atlasa beynimi bir süreliğine işgal etse güzel olurdu. Sanırım şu durumdan beni sadece bu işgal çekip alabilir. hatta almış bile olabilir yüzümün gülmesine sebep oldu şimdiden :) yaşlılığın verdiği huysuzluk en çok size yakışıyor hocam tamda üstünüze göre sizi ton ton sevimli bir dede olarak hayal bile edemiyorum. 
Bir kere daha kafamı karıştırdınız neler yazıcaktım ne çıktı :)